Gençlik kültür merkezi Bahattin Yıldız yürüyüş kolunun 70 kişilik ekibini ,Saraybosna Rabbin rahmetiyle karşıladı…
Çok değil henüz 16 yıl önce , DEMOKRASİNİN ,insan haklarının beşiği Avrupanın göbeğinde , tüm insanlığın gözü önünde katl ettiler bilge kral Aliya İzzetbegovic’in halkını . 312 bin kişi … Çocugu , bebeği ,yaşlısı ,gencı demeden hoyratca katl edildi . Bosna dağlarına sürüldü ,evlerinden edildi …Çok değil henüz onaltı yıl , daha gelmedi evlilik çağına savaşın çocukları. Bahattin yıldız abimiz 8 türkiyeli müslümanla birlikte 2009 temmuzunda zorlu mars mira (Bosna şehitlerini anmak için düzenlenen 110 km lik nezuk –potoçeri arasındaki kaçış parkuru yürüyüşü) organizasyonuna katıldı ve türkiye’ye geldiğinde vasiyet etti kardeşlerine :’ unutmayın avrupanın KUDUS’ünü’. Ve kısa bir süre sonra içti ‘bizim çocukların ‘ abisi şehadet şerbetini. O gün bu gündür fatih’te ağabeylerinin vasiyetini yerine getirme ve Bosna’da ki 312 bin şehidinin(inşallah) acısını unutamyan bir grup genç ,ağabeylerinin isimleri verdikleri bir yürüyüş kolu oluşturarak katılıyor her yıl bu ‘ölüm yürüyüşüne ‘ . Bu yıl , 70 kişiyle ikincisine katılan Bahattin yıldız yürüyüş kolu an ve an Bosna’yı anlatıyor bizlere .
‘Rabbin Rahmetiyle karşıladı Saraybosna bizleri yağmurlu bir hava… Saraybosna havalimanından ülkeye giriş yaptığımız andan itibaren Boşnak halkın avrupanın ortasında yalnız kalmışlığını hissetmeye başladık . Havalimanının kapısında dolaşan birleşmiş milletler araçları hatırlattı tekrar bize buraya neden geldiğimizi : Katl edildik … bizi misafir edecek öğrenci yurduna gidip eşyalarımızı yerleştirdikten sonra grup şeklinde saraybosna’nın tarih kokan çarşısı başçarşıya goğru harekete geçtik . Kimisinin ilk görüşüydü avrupanın ortasında ki İslam topraklarını kimisinin ikinci ,üçüncü…
Ertesi gün oldu ve savaşın canlı şahidi Türkiyeli bir abimizin ikamet ettiği arnavuti köyüne doğru yola çıktık. Travnik’te Selami yurdan la Renda tosunerle, Said başerle selamlaşıp birer Fatiha okuduktan sonra devam ettik ,onların kanlarını döktüğü topraklarda yolculuğumuza.Geldiğimiz köyde insanlar yabancı değildi bize ,dillerini konuşamıyorduk ama bir kelime kucaklaşmamıza yetti –selamun aleykum- arnavuti köyü camisinin imamı İbrahim ağabey topladığı cemaatine emanet etti bizi birer ikişer ,misafir etmeleri üzere . Dilsel olarak anlaşma sağlıyamadığımız ailenin evinde dört kişiydik biz . sanıyorum haber almışlar önceden misafir olacağımızı mükellef bir sofrayla karşıladılar bizleri . Halbuki güler yüzleri yeterdi onların. Yemekler yendikten sonra toplandıkları tekke ye sohbete gittik hepberaber yatsı namazını müteakip.
8 temmuz… Buruk bir sevinç yaşamaya başlamıştık artık . Büyük kayıplar verdiğimiz srebrenica şehrine doğru yürüyüşe başlamak üzere Tuzla şehrine doğru yola çıkmıştık. Şehidlerimizi anıcaktık. Bir ağacın altında oturup onlardan kalan bir hatıryla karşılaşıp hüzünlenecektik . onlara atılan bir kurşunu bulacaktık ve buğuz edecektik kalbimizden , öfkelenecektik.
ve şimdi Ayhan biçici nin kaleminden '' ölüm yürüyüşü'' yazı dizisi ...